INTRODUCTION: Hypertension is a serious risk factor in the progression of chronic kidney disease(CKD), as well as in nonrenal morbidity and mortality. The correct measurement of blood pressure, therefore, is important. In this study, it was aimed to compare the office blood pressure(OBPM) and ambulatory blood pressure monitoring(ABPM) measurements in patients with and without CKD with renal complications and other data.
METHODS: 163 patients who were followed up in the our outpatient clinic in the recent year, and who underwent ABPM were included in the study. 61 (37.4%) were in the pre-dialysis CKD group and 102(62.6%) were in the hypertensive group without CKD. Patients' ABPM results and the average of the last 3 measurements in the outpatient clinic(OBPM) were screened. Correlation between ABPM and OBPM, as well as the correlation between other data. OBPM-ABPM measurements in patients with and without CKD and their relation with demographic and laboratory data were compared.
RESULTS: OBPM measurements were found to be significantly higher than ABPM measurements. The mean systolic and diastolic BP values were 147/89 mmHg in OBPM and 127/80 mmHg in ABPM(p<0.01). While 114 patients were hypertensive according to OBPM, 65 patients were hypertensive according to ABPM(p<0.01). OBPM measurements were'nt correlated with proteinuria and GFR(p>0.05). However it was found that the 24-hour measurement averages measured with ABPM significantly correlated with proteinuria in positive direction while correlating significantly with GFR in negative direction.
DISCUSSION AND CONCLUSION: In patients with CKD, blood pressure should be monitored by ABPM. ABPM can be more effective way to prevent renal damage than OBPM.
GİRİŞ ve AMAÇ: Hipertansiyon, kronik böbrek hastalığı (KBH)’nın progresyonu ve ayrıca böbrek dışı morbidite ve mortalitede ciddi bir risk faktörüdür. Kan basıncının doğru ölçümü bu nedenle önemlidir. Bu çalışmada KBH olan ve olmayan hastalarda poliklinik kan basıncı ve ambulatuvar kan basıncı monitoziasyon (AKBM) ölçümlerinin, renal komplikasyonlar, kan basıncı paternleri ve diğer klinik ve labaratuvar verileri ile karşılaştırılarak incelenmesi amaçlanmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmaya son 1 yıl içinde Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji polikliniğinde takip edilen ve AKBM yapılan 163 hasta dahil edildi. Bu hastaların 61’i(%37,4) prediyaliz KBH, 102 (%62,6) ’i KBH tanısı olmayan hipertansif grupta idi. Hastaların AKBM sonuçları ve poliklinikte yapılan son 3 ölçümlerinin (ofis kan basıncı=OKBM) ortalaması tarandı. ABKM- OKBM arasındaki korelasyon, ayrıca bu iki ölçüm yöntemi ile klinik ve laboratuar verileri arasındaki korelasyon değerlendirildi. KBH olan ve olmayan grupta OKBM-AKBM ölçümleri, bu ölçümlerin demografik ve laboratuar verileri ile ilişkisi karşılaştırıldı.
BULGULAR: Ofis kan basıncı ölçümleri, ambulatuar kan basıncı ölçümlerinden anlamlı olarak yüksek bulundu. Sistolik ve diastolik KB ortalamaları OKBM’da 147/89 mmHg, AKBM’da ise 127/ 80 mmHg idi (p<0,01). OKBM’a göre 114 hasta hipertansif iken AKBM’a göre 65 hasta hipertansif idi (p<0,01). Ofis sistolik ve diastolik kan basıncı proteinüri ve GFR ile korele bulunmadı (p>0,05). Ancak AKBM ile ölçülen hem 24 saatlik hem gündüz hem gece ölçüm ortalamalarının proteinüri ile anlamlı şekilde pozitif korele, GFR ile anlamlı olarak negatif korele olduğu bulundu.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Kronik böbrek hastalarında kan basıncı ambulatuar kan basıncı yöntemleri ile izlenmelidir. Renal hasarın önlenmesinde AKBM ofis kan basıncı ölçümüne göre daha etkili bir yol olabilir.