INTRODUCTION: Synchronous primary tumors of the pancreas and kidney are extremely rare and poorly documented in the literature. The aim of this study is to present a case with primary synchronous pancreatic adenocarcinoma and renal cell carcinoma in light of the literature.
METHODS: A 60-year-old female patient was admitted to our outpatient clinic with a history of intermittent epigastric pain, nausea and vomiting for about 3 months. There was no family history of pancreatic and kidney disease or familial genetic syndromes. After the multidisciplinary team evaluation right nephrectomy with a Whipple procedure in the same session was performed.
RESULTS: In laboratory examinations serum carbohydrate antigen 19-9 and carcinoembryonic antigen levels were elevated. Endoscopic retrograde cholangiopancreatography, protruding and infiltrating ampulla was observed. In magnetic resonance imaging of the entire abdomen; A space-occupied lesion with hyperintense necrotic areas is observed anteriorly at the junction of the upper and middle poles of the right kidney, and was reported as a suggestion of renal cell carcinoma. In positron emission tomography; Heterogeneous hypermetabolism appearance was noted in the focus thought to belong to the duodenal loops and in the region corresponding to the level of the ampulla of Vater, and distant metastasis was not defined.
DISCUSSION AND CONCLUSION: More detailed epidemiological and molecular studies are needed to define the relationship between primary synchronous pancreatic and kidney tumors. In resectable cases radical surgical treatment is safe and should be considered as the primary treatment.
GİRİŞ ve AMAÇ: Pankreas ve böbrekte senkron primer tümörler oldukça nadirdir. Ayrıca literatürde bu iki organda senkronize tümörler çok az sayıda ve yetersiz belgelenmiştir. Bu çalışmanın amacı; primer pankreas adenokarsinomu ile senkronize böbrek hücreli karsinom tanısı alan hasta ile birlikte literatürün gözden geçirilmesi ile pankreas kanserine eşlik edebilecek senkronize tümörlerin olabileceği ve bunun göz önünde bulundurulması gerekliliğini vurgulamaktır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Atmış yaşında kadın hasta, 3 aylık aralıklı epigastrik ağrı ile ilişkili bulantı ve kusma şikayeti ile polikliniğe başvurdu. Ailede pankreas ve böbrek hastalıkları veya ailesel genetik sendrom öyküsü yoktu. Tanısal tetkikler sonucu multidisipliner yaklaşım ile hasta değerlendirildi ve cerrahi kararı verildi. Whipple prosedürü ile birlikte aynı seansta sağ nefrektomi uygulandı.
BULGULAR: Labaratuvar incelemelerinde; serum karbonhidrat antijeni 19-9 ve karsinoembriyonik antijen seviyesinde yükseklik tespit edildi. Endoskopik retrograd kolanjio pankreatografi’ de; ampullanın protrüze ve infiltratif olduğu izlendi ve mutipl biyopsi alındı. Tüm batın manyetik rezonans görüntülemede ise; sağ böbrek üst, orta pol bileşkesinde yer kaplayıcı lezyon izlenmektedir ve ön planda renal hücreli karsinom düşündürmektedir şeklinde raporlandı. Pozitron emisyon tomografisinde; ampulla vateri seviyesine uyan bölgede heterojen hipermetabolizma görünümü dikkati çekmiş olup, uzak metastaz tanımlanmadı şeklinde yorumlandı.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Senkronize pankreas ve böbrek primer tümörleri arasındaki ilişkiyi tanımlayabilmek için, daha ayrıntılı epidemiyolojik ve moleküler araştırmalara ihtiyaç vardır. Ayrıca rezektabl vakalarda radikal cerrahi tedavinin güvenli olduğuna ve öncelikli tedavi olarak düşünülmesi gerektiğine inanmaktayız.