INTRODUCTION: The aim of this study was to investigate the predictive importance of neutrophil-lymphocyte ratio (NLR), C-reactive protein/albumin ratio (CAR), and prognostic nutritional index (PNI) on treatment response in triple-negative breast cancer (TNBC) patients receiving neoadjuvant chemotherapy (NACT).
METHODS: Data of TNBC patients treated with standard NACT protocol were analyzed retrospectively. ROC-curve analyzes were used for cutt-off determination. Binary logistic regression analysis was used for predictive markers.
RESULTS: 55 patients were included in the study. The cut-off value, which was thought to be ideal for CAR, was 9.86 [sensitivity: 66.7%, specificity: 71.4%, AUC=0.696 (95% CI 0.556-0.836, p=0.013). ROC analysis for NLR and PNI was not statistically significant. Patients with a CAR above 9.86 had an approximately 3.1-fold greater pathological complete response (PCR) than patients with a CAR below 9.86 (OR: 3.167 95% CI: 1.039-9.654, p=0.043). NLR and PNI were not predictive markers for PCR. (OR: 1.096, 95% CI: 0.941-1.276, p=0.23, and OR: 0.981, 95% CI: 0.91-1.057, p=0.610, respectively). Age (OR: 1.023 95% CI: 0.969-1.079, p=0.411), body mass index (1.074 95% CI: 0.938-1.229, p=0.304) and clinical T-stage (OR: 1.014 95% CI: 0.43- 2.394, p=0.975) did not predict PCR. When the results were evaluated with multivariate analysis, it was observed that only ki-67 retained its predictive significance (OR: 1.046, 95% CI: 1.015-1.079, p=0.004). CAR was not significantly predictive against ki-67 (p=0.263).
DISCUSSION AND CONCLUSION: In this study, it was concluded that CAR may be a predictive marker for neoadjuvant chemotherapy response in triple negative breast cancer patients, but it is a weaker marker when evaluated together with ki-67.
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada neoadjuvan kemoterapi alan üçlü negatif meme kanseri hastalarında nötrofil-lenfosit oranı (NLR), C-reaktif protein/albümin oranı (CAR) ve prognostik nutrisyonel indeksin (PNİ) tedavi yanıtı üzerindeki prediktif öneminin araştırılması amaçlandı.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Standart kemoterapi protokolü ile tedavi edilen, üçlü negatif meme kanseri hastalarının verileri retrospektif olarak incelendi. Cutt-off belirlemede ROC-eğrisi analizleri kullanıldı. Prediktif belirteçler için ikili lojistik regresyon analizinden faydalanıldı. İki yönlü testlerde, p değeri 0.05’in altı istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
BULGULAR: Çalışmaya 55 hasta dahil edildi. CAR için ideal olduğu düşünülen kestirim değeri 9.86 saptandı. Bu kestirim değeri için sensivite %66.7, spesifite %71.4, AUC=0.696 (%95 güven aralığında 0.556-0.836) idi ( p=0.013 ). NLR ve PNİ için ROC analizi istatistiksel olarak anlamlı değildi. CAR 9.86 üzerinde olan hastalar, altında olan hastalara göre yaklaşık olarak 3.1 kat daha fazla patolojik tam yanıta sahipti (OR: 3.167 %95 CI: 1.039-9.654, p=0.043). NLR ve PNİ tam yanıt için marker özelliği sağlamıyordu (sırasıyla, OR: 1.096, %95 CI: 0.941-1.276, p=0.23 ve OR: 0.981, %95 CI: 0.91-1.057, p=0.610). Yaş (OR: 1.023 %95 CI: 0.969-1.079, p=0.411), beden kitle indeksi (1,074 %95 CI: 0.938-1.229, p=0.304) ve klinik T-evresi (OR: 1.014 %95 CI: 0.43-2.394, p=0.975) tam yanıtı predikte etmiyordu. Bulgular çok değişkenli analiz ile değerlendirildiğinde sadece ki-67’nin prediktif önemini koruduğu görüldü (OR: 1.046, %95 CI: 1.015-1.079, p=0.004). CAR ise ki-67 karşısında anlamlı prediktif değildi (p=0.263).
TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu çalışmada, üçlü negatif meme kanseri hastalarında CAR’ın neoadjuvan kemoterapi yanıtı için prediktif bir belirteç olabileceği, ancak ki-67 ile birlikte değerlendirildiğinde daha zayıf bir belirteç olduğu sonucuna varıldı.